Sağlık Turizmi endüstrisi geçtiğimiz 20 senede hızlı bir yükseliş gösterdi. Ancak sağlık turizmini tehdit eden riskler de bu büyüme ile doğru orantılı olarak büyüyor. Bu riskleri anlamak ve elimine etmek tıbbi tesisleri ve ülkeleri sektördeki rekabette öne taşıyacak ve rakipleri arasında öne çıkmalarını sağlayacaktır.
Bir sağlık turisti için ana odak noktası, tedavi görmenin yanı sıra başka bir ülkeye seyahat etmenin ona kazandırdığı avantajlardır. Bu avantajlar kısaca şu şekilde özetlenebilir:
- Düşük fiyatlar daha fazla tasarruf ve genellikle tedavinin uygun maliyetli olacağı anlamına gelir.
- Birinci sınıf sağlık hizmetlerine ulaşım,
- Nitelikli doktor ve sağlık personellerine erişim,
- Gelişmiş ülkelere göre çok daha hızlı tedavi olma avantajı,
- Hem sağlık hem de turizm için hastaya özel hazırlanmış tur paketleri.
Sağlık Turizmini Tehdit Eden Riskler
Sayılan bu avantajlar sayesinde büyüyen Sağlık Turizmi endüstrisi, bu büyümeyi devam ettirebilmek için kendisini tehdit eden risklerin de farkında olmak zorunda. Sağlık turizmini tehdit eden riskleri 4 maddede özetlemek mümkün.
1. Güven ve Şeffaflığın Korunması
Belirli bir sağlık turizmi destinasyonunu ziyaret eden sağlık turisti ile güvenilir bir ilişki geliştirmek son derece önemlidir. Bundan dolayı sağlık turizmini tehdit eden risklerden en büyüğü belki de güven ve şeffaflık.
Sağlık sektöründe hasta ile doktor/kurum arasındaki köprüyü kuran şey güvendir. Yabancı bir ülkede hayatını emanet edeceği kişiyi kurumu ve hatta ülkeyi iyice tanımak ve güven duymak hastanın bir sağlık turistine dönüşmesini sağlayan en önemli etkendir.
Sağlık sektöründe farklı kişi ve kurumların hastaya olan bakışları değişiklik göstermekte ve bu değişiklik bazen sıkıntılara yol açmaktadır. Örneğin, aynı terime eklenen farklı anlamlar olabilir:
- Sağlık Turisti: Sağlık hizmeti için bir varış noktasına özel olarak seyahat eden bir hasta.
- Sağlık Turisti: Ülkede ikamet eden ancak yerli olmayan bir hasta.
- Sağlık Turisti: Ülkede ikamet etmeyen ve yerli olmayan ancak sağlık hizmeti alan (turist / iş seyahati yapan) hasta.
2. Hukuksal ve Sosyal Problemler
Sağlık turizmini tehdit eden risklerden biri de hukusal ve sosyal problemlerdir. Sağlık Turizmi endüstrisinin küresel bazda standart prosedür ve kurallara bağlı olmaması sağlık turistleri için büyük bir karmaşaya yol açar. Sağlık Turisti gideceği ülkeye karar vermeye çalışırken yaşadığı endişelerden biri de ülkenin hasta haklarına bakışı ve ayrıca bu ülkede geçireceği süre içerisinde kültürel farklılıklardan dolayı yaşayabileceği problemlerdir. Bu problemlerin çözümü için bütün Sağlık Turizmi destinasyonlarının mevzuatlarını ve sosyal durumunu araştıracak zamanı ve imkanı da olmaz. Bu noktada, sağlık tesislerine ve aracı kuruluşlara düşen görev hastayı hakları hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirmek ve destinasyonun sosyal durumunu değerlendirerek sağlık turistinin ziyareti sırasında en rahat hissedeceği şekilde bir organizasyon planlamaktır.
3. Marka Bilinci
Müşteriler genellikle masumdur, genellikle duyduklarına veya gördüklerine inanırlar. Sağlık turizm destinasyonları için en büyük zorluk, düşük bütçeli yatırımlarla oluşturulmuş markalardan kurtulmaktır. Bu sektörde marka güveni temsil eder ve önemlidir. Tanınmış ve kabul edilebilir olması gerekir. Birçok destinasyon bu çok önemli engelle karşı karşıyadır.
Sağlık turistleri, herhangi bir pazarlama ve satış senaryosunda olduğu gibi, duyduklarına ve gördüklerine inanma eğilimindedir. Bu noktada tıbbi tesislerin ve sağlık turizmi destinasyonlarının güçlü birer marka imajı oluşturmaları elzemdir. Günü kurtarma mantığıyla hareket eden kurumlar, uzun vadede rekabetten kopacak ve marka imajlarına yatırım yapan rakiplerinin gerisinde kalacaklardır. Pek çok sektörde olduğu gibi, sürdürülebilir bir büyüme sağlanabilmesi adına uzun vade düşünülmeli, ve müşteriye güven verecek marka imajları yavaş yavaş güçlendirilmelidir.
4. Sağlık Turizmi Endüstrisinde Artan Rekabet ve Günü Kurtarma Amacı
Sağlık Turizmini tehdit eden risklerden biri de bu sektörün gelişmekte olan ülkelerde yüksek kar marjlı bir iş olarak ilgi çekmesidir. Ülkenin itibarına ve hasta deneyimine önem vermeden yalnızca maksimum sayıda sağlık turistine hizmet vermeye çalışıp sektöre para kazanma amacıyla bakan kurumlar, uzun vadede sektörün bahsi geçen ülkede dibe vurmasına sebep olmaktadır. Bu noktada en büyük görev ise gelişmekte olan ülkelerin resmi kurumlarına düşüyor. Sektör bilincinin artırılması, denetlemelerin sıklaştırılması ve kurumlar arası rekabetin daha adil ve belirli kurallar üzerine oturtulması uzun vadede bahsi geçen Sağlık Turizmi destinasyonunun rakiplerini geride bırakmasını sağlayacaktır. Eğer resmi kurumlar bu görevlerini aksatırsa, büyüyen Sağlık Turizmi sektöründen payını alamayacak ve sağlık sektörüne yapılan altyapı yatırımları büyük ihtimalle boşa gidecektir.